Matematiksel teoremler tabi ki evrenseldir, matematiğin diliyle yazıldıklarında kimin yazdığı çok fark etmez. Ancak bir kitaptan çalışıp öğrenmek için, sadece matematiğin diliyle yazılan kısımları okumak çoğu zaman yetersiz kalır. Kitabı kimin yazdığı bu kısımda önemli bir etken olarak devreye giriyor.
Matematiğin en son hali, en biçimsel halidir. Neredeyse anlamdan arındırılmış, sadece doğrusal bir mantık çıkarımları silsilesi haline getirilir. Oysa kitabı okuyarak anlamaya çalışacak kişiler için yazılmış kitaplarda, konunun tarihçesi, nasıl ortaya çıktığı, hangi problemle ilgilendiği, o zaman kadar bilinen yöntemlerle neden cevaplanamadığı ve ortaya yeni çıkan kitabın konusu olan matematiğin bu problemleri neden cevapladığı anlatılmalıdır. Tabi ki bu yeni matematiğin teknikleri, onunla nasıl hesaplar yapılacağı, hangi teoremleri kanıtladığı da yer alır. Ama işin özünü anlamak, tekniğini anlamaktan ayrıdır.
O yüzden bir konuyu her zaman uzmanından okumak, dinlemek, öğrenmek daha iyidir. Uzmanı olmayan kişiler, sadece yüzeysel bilgiye sahiptir. O sebeple okuyucuya derin bir anlam, yeni bir bakış açısı katamazlar.