Matematiksel ilme sahip bu kaynaklar sonunda 11. ve 12. yüzyıllarda Avrupa’ya, yani İspanya’ya ulaştılar. Ve ulaştıklarında bu matematiksel ilmi Avrupa dillerinden birine tercüme etmeye muazzam bir ilgi vardı.
Ama bazı sorunlar vardı. Sorunlardan biri: Arapça’da Avrupalı bir gırtlağın çok fazla pratik yapmadan çıkaramayacağı bazı sesler var. Ayrıca bu sesler Avrupa dillerinde mevcut olan karakterlerle ifade edilemiyorlar da.
İşte suçlulardan biri. Bu şīn harfi ve bizim dilimizde ş harfinin çıkardığı sese karşılık geliyor — “ş” Aynı zamanda “bir şey” anlamına gelen “şeylan” kelimesinin baş harfi. Tıpkı İngilizce’deki tanımlanmamış, bilinmeyen şey anlamındaki “something” kelimesi gibi.
Arapça’da bu kelimeyi belirli tanımlık edatı -“al”- ekleyerek belirleyebiliriz. Şimdi al-şeylan oldu; “bilinmeyen şey” Ve bu kelime matematiğin ilk zamanlarından beri mevcut, tıpkı bu 10. yüzyıldan kalan kök almada olduğu gibi.
Ortaçağın bu kaynakları tercüme etmekle görevli bilginlerinin sorunu, şīn harfinin ve şeylan kelimesinin İspanyolca’ya çevirilememesiydi. Çünkü İspanyolca’da bu ş harfi ya da “ş” sesi mevcut değildi. Böylece kurul tarafından, CK sesinin; “k” sesinin alınıp, Antik Yunanca’nın Kai harfine dönüştürüldüğü bir kural ortaya attılar.
Sonradan bu kaynaklar herhangi bir ortak Avrupa diline, yani Latince’ye çevirilirken Yunan Kai harfinin yerine Latin X harfini koydular. Ve bu olduğunda, söz konusu materyal Latince’ye çevrildiğinde, matematik kitaplarının neredeyse 600 yıllık temeli oluşmuş oldu.
Şu anda sorumuzun cevabını biliyoruz. Bilinmeyen neden X?
X bilinmeyen, çünkü İspanyolca’da “ş” diyemiyorsunuz.
Kaynak
Video