Matematikten korkuyu bir çok insan daha ilk okul yıllarında iken yaşamaya başlamaktadır. Bu korkuyu; özellikle de matematiğin vermek istediği anlayışı ve matematiğin asıl amacını tam olarak kavrayamamış öz güveni düşük olan öğretmenler yaratmaktadır. Öğrenim hayatında kendisi de matematikte başarısız olmuş aile fertlerinin ve çevredeki insanların da, bu konudaki kötü, olumsuz söylemleri, bu korkuyu daha derinleştirmektedir. Ayrıca ezberletmeyi öğretme zanneden temel anlayışın da bunda çok ama çok fazla etkisi vardır. Bu sonuçları itibariyle vahim olan korkuyu, ne yazık ki biz öğretmenler bilerek veya bilmeden yaratıyoruz.
Peki çözüm ne? Öncelikle; ilk ve orta okul ile lise de matematik öğretmenliği yapmak üzere yetiştirilen öğretmenlerimizin, yetiştirildikleri yüksek öğretim kurumlarında (Eğitim Enstitülerinde, Eğitim Fakültelerinde, Fen Fakültelerinde ve Meslek Yüksek Okullarında ) "öğrencilerin matematikten korkutulmaması ve matematiğin sevdirilmesi" hususunda sık sık uyarılmaları ve bu arada kendilerinin de matematikten korkutulmadan yetiştirilmeleri gerekmektedir.
Milli Eğitim Bakanlığınca hazırlanan matematik müfredat programlarının içerik açısından, sıkıcı, ezberlemeye yönelik ve öğrencinin yaşına göre zor olmaması ve bir öğretim yılına çok fazla şey sıkıştırılmaması gerekmektedir.
Halen görev yapan matematik öğretmenlerinin de konuları ezbere dayalı olmadan,anlamaya, kavramaya ve uygulamaya yönelik olarak işlemesi ve özellikle de ispat yaparak ve yaptırarak tam öğrenmeyi teşvik etmelidirler. Ayrıca öğrencileri aşan ve yıldıran ödevler vermemelidirler. Not ile yapılan değerlendirmelerde notu silah olarak kullanmamalıdırlar.
Öğretmen görevlendirmelerde öz güveni yüksek,deneyimli,kendisini yenileyen, konusuna hakim ve özellikle de öğrencilerin dikkatlerini çekebilen ve onlarda merak duygusu uyandırarak düşündüren, sorgulayan ve sorgulatan,davranışları ve giyimle öğrencilere örnek olan matematik öğretmenleri seçilmelidir. Böyle öğretmen bulmanın çok zor olduğunu biliyorum. Ama bu problemin üstesinden gelebilmemiz için de zoru başarmalıyız.
Anne ve babaların da çocuklarına, özellikle de ödevlerin yapımında yol gösterici olmalarını, asla kalemi ellerine alarak ödevi kendilerinin yapmamalarını öneriyorum. Ayrıca, çocuğa öğretmenini asla kötülememelidirler. Yine ebeveyinlerin çocuklarına, gerek arkadaşları arasında ve gerek sede çevrede matematiğe ilişkin olarak söylenecek olan asılsız karalamalara ve korkulara itibar etmemelerini, karşılaşılan zorlukların üstesinden ancak kendi çaba ve gayretiyle gelebileceklerini, hiç bir başarının asla tesadüf olmadığını yeterince anlatmaları gerekmektedir. Ayrıca çocuklarını kitap okumaya ve özellikle de matematikte başarılı olmuş Türk ve yabancı matematikçilerin hayatlarını okumaya heveslendirmelidirler.
Ne yazık ki toplumumuzda matematik korkusu denilen bir olgu vardır. Bu korku olgusunun ne kadarlık bir sürede meydana geldiğini bilmiyoruz. Ama bu olgunun giderilmesi için gerekli ve yeterli bütün kararlar hemen bügünden başlanarak uygulansa bile, bu korku olgusunun giderilmesi için en az, oluşmuş olan korkunun oluşma süresi kadar bir zamana ihtiyacımız vardır. Keşke en son yapılan Milli Eğitim Şurasında,matematik korkusunun ortadan kaldırılması yönünde bir karar alınsaydı çok iyi olacaktı. Demek ki öğrencilerimizin matematikten korkusu ve bunun doğurduğu sonuçlar, belli ki yetkilileri hiç ilgilendirmiyor. Oyle olsaydı bu konuda bir adım atılırdı.
Ama ben;Osmanlıcanın öğrenilmesinden daha az önemli olan bu matematik korkusunun tamamen ortadan kaldırılmasına ilişkin çok önemli bir çözüm,çare biliyorum. Matematik dersinin her seviyede okul müfredatından kaldırılması(!)
Sevgili öğrencilerimizin, saygın öğretmenlerimizin ve kıymetli velilerimizin; MATEMATİK ders olarak okutulduğu sürece, konunun önemine istinaden daha fazla gecikmeden, en azında yukarıda kısmen değinilen tedbirleri uygulamalarının, bu alanda biraz olsun yol alınmasını sağlayacaktır.
Sevgi ve saygılarımla...