Böyle bir soru bile bize, güzel ülkemizde matematiğin hal-i pür melalini göstermektedir.
Matematik, öyle hemen ne durumda olduğunu kolaylıkla anlayabileceğimiz, seviyesini belirleyebileceğimiz bir somut olgu değildir. Her şeyden önce soyuttur. Havanın sıcaklığını ölçmek gibi ya da ihraç edilen araba sayısını söylemek gibi, Türkiye'de matematiğin durumunu, seviyesini, hangi noktada olduğunu hemen söylemek pek kolay değildir.
Bir ülkede matematiğin ne kadar sevildiğine, kullanıldığına ve hangi seviyelerde olduğuna ilişkin bazı önemli göstergeler vardır. Bunlardan bazıları şöyledir.
-Ülkedeki akademik kadro sayısı ve bu kadrolardaki çalışan sayısı,
-Yurt dışındaki üniversitelerde görevli Türk Matematikçilerinin sayısı,
-Üretilen Matematiksel makale sayısı,
- Uluslar arası alanda matematik alanında verilen ödüllerden, ödül alan Türk Matematikçi sayısı,
-Matematikçilerin gelir düzeyi,
-Üniversitelerin matematik bölümlerinin kontenjanları ve mevcutları,
-Ulusal ve uluslar arası düzeyde yapılan matematikle ilgili süreli yayın sayısı,
-Ülkemizde tertiplenen ulusal ve uluslar arası kongre/konferans ve bunlara katılım sayısı
-Ulusal ve uluslar arası matematik yarışmalarında elde edilen sonuçlar,
- Pisa sınavlarında elde edilen sonuçlar,
-Her yıl yapılan ÖSS,YGS,LYS gibi sınavlarda matematikten elde edilen sonuçlar.
-Okullarda yapılan matematik yarışmalarının yaygınlığı, matematiksel çalışmalar ve ilgili teşvikler,
Yukarıda değinilen göstergelerin bir çoğunda durum hiç te iç açıcı değilken, ÖSYM'nin her yıl yaptığı sınavlardaki matematik netinin ortalaması 30 soruda 4-5 iken, Türkiye'de yayımlanan tek matematik dergisi "Matematik Dünyası (MD)" dergisi 10-15 bin arasında satılıyorken, öğrencilerin büyük bir kısmı matematikten korkuyorken ya da korkutulmuşken, ülkemizde matematiğin düzeyi hakkında net daha söyleyebiliriz ki.