Akademisyenler öncülüğünde matematik/fizik/bilgisayar bilimleri soru cevap platformu
4 beğenilme 0 beğenilmeme
4.2k kez görüntülendi

Yoruma dayalı bir soru da ben sormak istedim.

Bu soru (ve belki de verilecek cevaplar) sayesinde sitenin içeriğini de şekillenir diye düşünüyorum.

Genel manada sorum şu, 

Türkiye'de matematik ne noktada? 

İlerleyebilmek için ne yapmak gerekir?

Serbest kategorisinde (1.1k puan) tarafından  | 4.2k kez görüntülendi

7 Cevaplar

2 beğenilme 0 beğenilmeme
En İyi Cevap

    Böyle bir soru bile bize, güzel ülkemizde matematiğin hal-i pür melalini göstermektedir. 

    Matematik, öyle hemen ne durumda olduğunu kolaylıkla anlayabileceğimiz, seviyesini belirleyebileceğimiz bir somut olgu değildir. Her şeyden önce soyuttur. Havanın sıcaklığını ölçmek gibi ya da ihraç edilen araba sayısını söylemek gibi, Türkiye'de matematiğin durumunu, seviyesini, hangi noktada olduğunu hemen söylemek pek kolay değildir.

    Bir ülkede matematiğin ne kadar sevildiğine, kullanıldığına ve hangi seviyelerde olduğuna ilişkin bazı önemli göstergeler vardır. Bunlardan bazıları şöyledir.

-Ülkedeki akademik kadro sayısı ve bu kadrolardaki çalışan sayısı,

-Yurt dışındaki üniversitelerde görevli Türk Matematikçilerinin sayısı,

-Üretilen Matematiksel makale sayısı,

- Uluslar arası alanda matematik alanında verilen ödüllerden, ödül alan Türk Matematikçi sayısı, 

-Matematikçilerin gelir düzeyi,

-Üniversitelerin matematik bölümlerinin kontenjanları ve mevcutları,

-Ulusal ve uluslar arası düzeyde yapılan matematikle ilgili süreli yayın sayısı,

-Ülkemizde tertiplenen ulusal ve uluslar arası  kongre/konferans ve bunlara katılım sayısı

-Ulusal ve uluslar arası matematik yarışmalarında elde edilen sonuçlar,

- Pisa sınavlarında elde edilen sonuçlar,

-Her yıl yapılan ÖSS,YGS,LYS gibi sınavlarda matematikten elde edilen sonuçlar.

-Okullarda yapılan matematik yarışmalarının yaygınlığı, matematiksel çalışmalar ve ilgili teşvikler,

 Yukarıda değinilen göstergelerin bir çoğunda durum hiç te iç açıcı değilken, ÖSYM'nin her yıl yaptığı sınavlardaki matematik netinin ortalaması 30 soruda  4-5 iken, Türkiye'de yayımlanan tek matematik dergisi "Matematik Dünyası (MD)" dergisi 10-15 bin arasında satılıyorken, öğrencilerin büyük bir kısmı matematikten korkuyorken ya da korkutulmuşken, ülkemizde matematiğin düzeyi hakkında net daha söyleyebiliriz ki.

(19.2k puan) tarafından 
tarafından seçilmiş

son kisim icin kisa bir video: Thug_life

Linkte video sonunda sigara reklamı yapılıyor.

O sigara degil, esrar. Bunlar zararli maddeler ve hayatin icerisinde de var. Hayatin icinde oldugunun gercekligi ile bunlardan kacinmak lazim. 

Metok hocam emegınıze saglık:) iyi bir yazı.

Sercan hocam  hadi gidelim hocam:)

'Öğrencilerin büyük kısmı matematikten korkuyorken' demişsiniz, bu ülkemize özel bir durum değil ki. Amerika'da da öğrencilerin çoğu, toplumun çoğu matematikten korkar, çekinir, ancak en aktif araştırmanın yapıldığı yerlerden biri. 

Tabi geride olduğumuz çok konu var, ancak ülkemizde İzmir'de Nesin Matematik Köyü, Eskişehir'de Çakılarası Matematik Köyü her yıl yüzlerce insana ulaşıyor. Matematik Dünyası dergisi için 10-15 bin az bir sayı mı? Gazeteler ne kadar satıyor ki? Lisans öğrencileri geçtiğimiz üç yıldır Bahar Matematik Buluşması adı altında yılda iki defa büyük toplantılar düzenliyorlar. Turkmath sitesi sayesinde ülkemizde ne kadar matematik semineri olduğunu takip edebiliyoruz, sayısı az değil. 

Matematik öğretmenlerimiz çok zayıf, milli eğitim sistemimizdeki matematik dersleri ve kitapları iyi değil, üniversitelerde araştırma yapan matematikçi sayımız çok değil. Ancak her sene bir sürü öğrenci yurt dışındaki iyi okullara kabul alıp yetişiyor, ben olumlu bir tablo görüyorum.

4 beğenilme 0 beğenilmeme

Kendimizi eski halimizle kiyaslayacak olursak, bin sukur. Fakat kendimizi dunyayla kiyaslayacaksak daha kirk firin ekmek yememiz lazim. 

Ne yapmamuz gerekiyor kismina gelirsek cevap cok basit, calismamiz lazim. Calismanin utanilacak bir sey gibi algilandigi anlayisi yikip yerine calismanin bir ovunc kaynagi oldugunu gostermek lazim. 


(1.8k puan) tarafından 
2 beğenilme 0 beğenilmeme

Oturup calisacaksin, lak lak yapmayacaksin. Ben lak lak kismini y.lisans sonuna kadar denedim, elde var sifirdi. Artik matematigi Turkiye'yle kisitlamaya gerek de yok bence. Olay gercekten uluslararasi bir hal aldi, ozellikle internet bu denli geliskinken. Ciddiye alan, seven ve biraz da yetenegi olan kim olursa olsun yapar.

(25.5k puan) tarafından 
Site yeni kurulmus, bir kac soru sordum, gercekten mukemmel cevaplar aldim, asiri bilgiye dayanan cevaplar. Simdiden boyle mukemmel cevaplar geliyorsa, demek ki matematigimiz gercekten iyi seviyede.
1 beğenilme 0 beğenilmeme

Günümüzde efendi ya da uşak olmak ister miydiniz bilmiyorum ama şöyle bir söz var:

"Bilginin efendisi olmak için çalışmanın kölesi olmak gerekir"

Bunu Balzac söylemiş zamanında.

Şimdi bana lisans 3. sınıf öğrencisi olarak pek laf söylemek düşmez fakat kendi üzerimdeki etkilerden de alıntılar yapacak olursam, matematik yapabilmenin ya da yapmaya çalışmanın istek ile birlikte çok çalışmaktan geçtiğini düşünüyorum. Hem de çok fazla çok çalışmaktan.

Sanırım matematikle ilgili, matematikle uğraşan herkes üzerine düşeni yaparsa buna paralel olarak da matematik ülkemizde bugünlerini aratmayacak seviyeye gelir.

Belki gıptayla baktığımız ülkelerin seviyesine bile gelebiliriz. Çok çalışırsak!

(44 puan) tarafından 
1 beğenilme 0 beğenilmeme

türkiye de matematiğin yeri ne durumda çok yorum yapamasam da lisans matematik öğrencilerinin durumu kendi fikrimce çok parlak değil..ben lisans matematik öğrencisiyim ve gözlemim eğer matematik bölümünü tercih edenlerin zihniyeti "egitim fakultesını kazanamadım hadı fen matematik okuyayım da orda formasyon alır yoluma devam ederim" olarak devam ettiği sürece sıkıntı biraz daha büyür gibi geliyor...çünkü bu zihniyette gelen bölüm öğrencisi başarılı olamıyor..olamadığı zaman kendini değil diğer dış etknleri suçlamaya başlıyor ki buda hiç hoş olmuyor...öncelikle tercih yaparken daha bilinçli daha ilgi ve meraklara yönelik tercihlerle bu bölümü tercih edicek öğrencileri kazanmak lazım diye düşünüyorum...

Sülç i lisan ettiysem affola :)
(1k puan) tarafından 
0 beğenilme 0 beğenilmeme
Günümüzde matematik eğitimi anlayışında ilk ve orta dereceli okullardaki matematik hocalarına çok iş düşüyor. Ben 1981 doğumlu biri olarak ve şu anki mesleğim elektrik mühendisi olmama rağmen matematiğe olan tutkum son 5 yıldır artarak çoğalmakta ve kendimi mühendis olduğum için kötü hissetmekteyim. lakin ben bile bugün günde  birkaç saat matematik ki "pür matematik" çalışacak kadar azimli görüyorsam mesleği bu olan arkadaşların gözünü kırpmadan matematik çalışmaları gerekir. Benim tahlilim şu: Öğretmenlerimizin matematiğin nicelikler bilimi olduğu fikrinden uzaklaşıp aksiyomatik bir nitelik taşıdığı (oda şimdiki paradigma) ve bir "Yapı" olduğunu farketmeleri ve düşünmenin temelinde yatan içkin fikirlerden buralara kadar ilerlediğini anlatmak. Matematiğin sanki bir gecede meydana gelmiş gibi aritmatik ve cebire dalmaları oradan daha soyut olan kavramları sayılara indirgemeye çalışmaları kişinin kendisi yerine üstündeki elbiseden bahsetmek gibi bir durum meydana getiriyor. Bunun pedagojisini tartışmak bence ahkam kesmek olur kimin ne anlayacağına nasıl anlatmak gerektiğine kim karar vermelidir ? Bu bir dil meselesi birgün kesinlikle anlayacaktır diyerek anlatmalı en soyut kavramları. Siz en zorunu anlatın. Bebeklerin nasıl konuşmayı taklitten yavaş yavaş soyut konuları idrak etmesi içkin bir davranışsa bugünkü matematiğin geldiği konuları tarihsel kronolojiyle Temelden Euklides'in elementler'inden ve hatta daha öncesinden başlayıp gelmek gerekir. Bence ne olduğunu bilmediği calculus öğrenmiş bir lise mezununun Ancak Aksiyomatik Kümeler teorisinin ne olduğunu bilenden daha değerli olduğunu düşünmüyorum.
(37 puan) tarafından 
0 beğenilme 0 beğenilmeme
Eğitimim gereği bir ara yurt dışında bulunmam gerekmişti. Orada tanıştığım lisansüstü öğrencilere 'Neden bu konuda uzmanlaşmak istiyorsun?' dediğimde neredeyse hepsi harika cevaplar vermişlerdi. İlgilendikleri alanları onlara hocaları önermemişti, hocaları sadece yönlendirme yapmıştı. İlgilendikleri alanları seçmelerinin sebepleriyse, daha önceden ilgilendiği bir alanda bulduğu bir açığı, şimdikiyle bağlantı kurma yoluyla anlamaya çalışmasıydı. Hepsinin bir amacı vardı ve o amacı gerçekleştirmek için emek sarf ediyorlardı. Özetle doktora yapmak için doktora yapmıyorlardı. Kendi deyişlerine göre, '70 sayfalık bir deftercik amaç değil ancak araç olabilir.'

Türkiye'deyken derslerim dışında ilgilendiğim alanlar vardı. Bu emeğin beni hep bir adım önde tuttuğunu düşünmüştüm. Yurt dışına çıkınca bin bir emek vererek anlamaya çalıştığım şeylerin, orada çok normal olduğunu, sıradan derslerde anlatıldığını gördüm.

İnsanın morali bozulmuyor değil doğrusu. En iyi olamıyoruz diye, iyi olmayacağız diye bir şey yok. Her nesil biraz daha bilinçli olsa git gide, kim bilir, belki bir gün en iyi de oluruz.

Umarım bizler de bu noktaya erişebiliriz. Sadece matematikte değil tüm alanlarda. Şunu da unutmamak gerekir ki bizler kendimizi geliştirirken onlar da yerinde saymıyorlar, o yüzden normalin biraz daha üstüne çıkmak gerekiyor.

MD'nin bir sayısında genç bir arkadaşımızın bir sorusu var; 'Hocam, iyi bir matematikçi olmak için günde kaç saat çalışmak gerek?'. Ali Hocamın cevabı; '24 saat, gerekirse daha fazla'.
(1.1k puan) tarafından 

Bence çok çalışmak yerine,ne yaptığını bilerek,düşünerek,sorgulayarak,elde edilen sonuçların nerede ve nasıl kullanılacağını bilerek çalışmak daha doğru olacaktır.

İlk paragrafta tam olarak bunu vurgulamak istemiştim.  Elde etmeye çalıştığımız tüm sonuçların bir sebebi olmalı.

20,281 soru
21,819 cevap
73,492 yorum
2,505,512 kullanıcı