Matematiğin bizim yıllarımızdaki durumu ile bugünkü durumu arasındaki farkını açıklamak pek kolay olmasa gerek. Bunun için matematiğin tüm konularında bizim zamanımızda durum ne idi, şimdi nedir?Bunu bilmemiz gerekli. Ama çok kolay değil. Neyse.
Ben, babanızın doğduğu yıl, liseyi bitirmiş birisiyim. Bizim zamanımızda okutulan konular içinde kümeler,modüler aritmetik, işlem, permütasyon,kombinasyon ve olasılık konuları ile matris ve determinatlar yoktu. Yine bugün geometride okutulan ama bizim okumadığımız vektörler, uzayda doğru ve düzlemler konuları yoktu. Ayrıca bizim zamanımızda liseler üç yıldı ve ve iki bölüm vardı. Fen bölümü, Edebiyat bölümü diye. Ancak bugün dört yıl ve çok fazla lise var.
Bizim zamanımızda lisenin tüm sınıflarında(lise-1,lise-2,lise-3'te) matematik dersleri, o zamanki adı ile cebir ile,yine her üç sınıfta da geometri dersleri ayrı ayrı okutuluyordu. Daha da önemlisi hem matematikte hemde geometride öğretim daha çok ispat ağırlıklıydı. Şimdi öyle mi ya.Değil. Hatta okullarda hiç ispat yapılmıyor dersem pek yanlış olmaz. Çok daha acı olanı, ne öğretmenler ispat yapıyor, ne de öğrenciler neyin nereden geldiğini merak ediyorlar!
Sınavlarımız hep klasik tarzda sorularla yapılıyordu ve hak etmeden not almak mümkün değildi. Ayrıca hoca, canının istediği saatte sözlü dediğimiz ve hepimizin çok korktuğu sınavlar yaparlardı. Bugünkü gibi; ortalama ile geçmek, iki ,üç,dört zayıfla geçmek ne mümkün. Bir dersten bütünleme denilen eylüldeki sınavdan geçemezseniz, sınıfta kalırdınız. Devamsızlık bugünkü kadar fazla değildi. Öğretmenlerin çok azı üniversite mezunu idi. Ayrıca ÖSS,YGS,LYS. vs sınavlar hiç kimsenin umurunda değildi. Üniversiteye hazırlık kitapları(sadece bir kitap vardı ve çok pahalı idi) kursları yoktu. Zaten Türkiye'de sadece İstanbul,Ankara ve İzmir'de ÖSS sınavları yapılırdı,ve yalnız bu illerde Üniversite vardı.
Bizim zamanımızın zorlukları ile bugünkülerin karşılaştırmasını yapmak elbetteki mümkün. Ama bunu yapmanın faydası ders çıkarana dır. Biz soru soracak pek kimse bulamazken,bugün;kütüphane,kitap,internet v.s. her türlü kaynağa ulaşmak mümkün. Ayrıca dershaneler, etüd merkezleri, eğitim koçları, rehberler ,eğitim veren tv kanaları, gazete ve dergiler,ve bizim gibi sorulara gönüllü cevap siteler, öğretmenler çok fazla.Ayrıcada cep telefonu ile iletişim, görüntülü iletişim,facebook, youtube gibi evrensel iletişim kaynaklarının imkanları var.
Konu çok derin. Bir devrin hikayesi. Bu konuda belki bir kitap bile yazılacak pek çok şey var. Ama son biri şey daha söyleyip noktalamak istiyorum. Bizim zamanımızda öğretmenler öğrencilerini döverlerdi.Çoğu anne babanın okuması yazması yoktu. Bu gün ilk okullarda bile kullanılmayan tahta sıralarda üçer kişi otururduk. Sınav ve ders geçmek çok çok zordu. Beleş not hiç mi hiç yoktu. Korkuya dayalı bir eğitim-öğretim veriliyordu. Peki ya bugün. Bugün böyle mi?
Bütün bunlar, umarım biraz olsun size geçmişteki durumu anlatmıştır.. Babanız kendi cephesinden haklı olabilir. Ama siz geçmişe takılıp kalmayın.Geleceğinize bakın ve ne olur bilinçli olarak yeterli ve düzenli olarak çalışın. Bizim zamanımızda çok çalışanlara "inek "denirdi. Ama zaman çalışmayanların "inek" olduğunu gösterdi.